AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN İHTİYACI YOĞUN ELEŞTİRİLER DEĞİL, TAM ÜYELİK PERSPEKTİFİDİR

AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN İHTİYACI YOĞUN ELEŞTİRİLER DEĞİL, TAM ÜYELİK PERSPEKTİFİDİR

Bu yıl Avrupa Komisyonu tarafından 20'ncisi yayımlanan İlerleme Raporu ve Genişleme Strateji Belgesi ile Türkiye, Avrupa Birliği müzakere sürecinde 13'üncü yılını tamamlamış bulunuyor. Raporlar ile adaylık statüsü teyit edilen Türkiye'nin AB açısından stratejik nitelikte kilit bir ülke olduğu ifade edilirken, Türkiye'den olumlu bahsedilen başlıkların yanı sıra yoğun eleştirel bölümler de yer alıyor.  

DEİK Başkanı Nail Olpak  ve DEİK AB İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay, AB Komisyonu tarafından yayınlanan 20. Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Strateji Belgesi hakkında açıklamalarda bulundu.

Raporun hukuk, adalet, kamu yönetim reformu, temel haklar ve ifade özgürlüğü gibi fazlaca eleştirel ögeler içeren bölümlerininAB'de giderek yükselen empati yoksunluğundan kaynaklandığını ifade eden Olpak, açıklamalarında şu mesajları verdi:

DEİK Başkanı Nail Olpak:

"Türkiye AB sürecine destek veren bir kurum olarak,  AB açısından kilit öneme sahip bir ortak olarak Türkiye'nin adaylığının tescil edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bununla beraber katılım müzakereleri noktasında diyaloğu güçlendirecek herhangi bir perspektif sunulmamış olması ve yeni başlıkların açılmayacağı yönündeki görüş bizleri üzmüştür. Türk iş dünyasının AB'den somut bir üyelik perspektifi beklediğini unutmamak gerekir. Batı Balkanlar için 2025 gibi bir tarih telaffuz edilirken, Türkiye için ise bugüne kadar herhangi bir tam üyelik tarihi bile verilmemiş olması üzücü ve vizyon eksikliği olduğunu göstermektedir. Üyelik tarihinin verilmesi Türkiye açısından motivasyon kaynağı olup, AB yolunda reformlara ivme kazandıracak şekilde stratejik nitelikte bir karar olurdu." 

Raporlarda son 15 ayın Kopenhag kriterleri açısından Türkiye'nin bir fotoğrafını çekmek adına olumlu tespitler ve yapıcı eleştirilerin yanı sıra ifade edilen bazı eleştirilerin Türkiye'deki gerçeklerle örtüşmediğini vurgulayan Olpak, söz konusu eleştiriler ile süreci dondurmak yerine, vize serbestisi, Gümrük Birliği'nin genişlemesi ve yeni fasılların açılıp katılım müzakerelerinin canlanması gibi somut ve karşılıklı güven kazandıracak adımlarla ilerlenebileceğini dile getirdi.

DEİK AB İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay:

"İş dünyası penceresinden bakacak olursak Gümrük Birliği'nin güncellenmesi yönünde Komisyon'un önerisinin geçerli olmasını memnuniyetle karşılandığımızı söylemek gerekir. AB'nin Türkiye açısından birinci ticaret ve yatırım ortağı, Türkiye'nin ise AB açısından beşinci ticaret ortağı olduğu bir ortamda iki toplum arasındaki ekonomik ilişkileri artıracak Gümrük Birliği'nin güncellenmesine ilişkin görüşmeler artık somut bir şekilde hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu konunun politize edilmesi kimsenin yararına değildir. Bunun yanında vize serbestisi görüşmelerinin hala gündemde olmasının her şeye rağmen umut verici olduğu ama iş dünyası ve vatandaşların bu iki konuda artık somut adımlar beklediği söylenebilir. Türkiye'nin işleyen bir pazar ekonomisin olduğu ve son açıklanan veriler ışığında ekonomik büyüme performansının altının çizildiği raporda makro anlamda ifade edilen sorunlara ilişkin (cari açık, TL'nin değer kaybı, enflasyon gibi) biz Türk özel sektör temsilcilerinin Hükümetimiz ve ekonomi yönetimimiz ile yakın dirsek teması halinde çalıştığımız bilinmelidir. Türk iş dünyası olarak Türkiye'nin stratejik bir hedef olan AB tam üyelik hedefine her zaman destek vermekteyiz. Son dönemde normalleşme sürecine giren ilişkilerin kopmaması ve müzakerelerin tekrar başlayacak bir ortama gelene kadar iki tarafın yakın diyalog, karşılıklı anlayış ve daha fazla işbirliği halinde olmasında her iki taraf için yarar görmekteyiz.